Milli Ekonomi Modeli
Prof. Dr. Haydar Baş

İŞ GÜCÜ (EMEK)

Ekonomi politikaları için önemli olan, toplu­mun bütün fertlerine iş ve aş imkanı sağlamaktır. Belli bir geliri olmayan, işi olmayan bireyler için enflasyonun düşmesi de, kamu bütçesinin fazlalık vermesi de bir şey ifade etmez.
 
İktisat politikalarında ilk hedef olması gereken işsizlikle mücadele, son yıllarda birinci hedef ol­maktan çıkmış onun yerine öncelikli hedef olarak artık enflasyon seçilmiştir.
 
Gelişmiş olduğu ifade edilen ülkelerdeki iş­sizlik oranları nerede ise %10 seviyesini geç­mektedir.
 
Yine bu ülkelerde işçi ücretlerinin, asgari geçim sınırında konumlandığını görüyoruz. Gelişmiş kabul edilen ülkelerin 2002- 2003- 2004 yıllarına ait işsizlik rakamlarına bakılınca bu dediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.

 ABD 
  2002  % 5.8 2003 % 6 2004 % 5.5
 JAPONYA  2002 % 5.4 2003 % 5.3 2004  % 4.7
 FRANSA  2002 % 8.9 2003 % 9.5 2004 % 9.7
 ALMANYA  2002 % 8.2 2003 % 9.1 2004 % 9.6
 EURO BÖLGESİ  2002 % 8.3 2003 % 8.7 2004 % 8.9
 OECD  2002 % 6.9 2003 % 7.1 2004 % 6.9

(2)
 
Artık %5 düzeyindeki işsizlik oranları doğal işsizlik oranı olarak kabul görüyor. Bu düzeydeki işsizlik rakamlarının ekonomilerin doğal yapısının bir gere­ği olduğuna inanılıyor.
 
Bir başka açıdan baktığımızda, kapitalist ekono­mi modellerinin hiçbiri, toplumun tamamının refah düzeyini yükseltmeyi hedeflememiştir.
 
O yüzden ne gelir dağılımındaki dengesizlik, ne de belli bir düzeye kadar olan (Kapitalist anlayışlar­da işsizlik, çok yükselirse ekonominin genel yapı­sında büyük tahribatlar yapacağı için belli oranlar­dan sonrası tehdit olarak görülmektedir) işsizlik o­ranları bir problem olarak görülmemiştir. Hatta belli oranlardaki işsizlik, emek arz fazlası manasına gele­ceği için işçi ücretlerinin düşmesi üretim maliyetle­rinin ucuzlamasına sebep olacağına inanıldığı için desteklenmektedir.
 
Maliyet enflasyonun en önemli kaleminin işçi ücretlerindeki artış olduğu görüşü de zaten bu an­layışın bir sonucudur. Gerçi enflasyon bahsinde bunun böyle olmadığını geniş olarak anlattık an­cak kısaca değinmek gerekirse asıl maliyetleri yu­karıya çeken üretim unsurları hammadde girdile­rinde, istihdam vergilerinde ve enerji maliyetlerin­de meydana gelen artıştır.
 
Toplam maliyetler içerisinde genellikle işçi üc­retleri çok fazla bir oran işgal etmemektedir.
 
Ekonomilerin emek yoğun üretimden, tekno­lojiye dayalı üretime doğru geçmesi kaçınılmaz bir süreçtir. Yine kapitalist anlayışlara göre belli oranlardaki işsizlik, çalışan bireylerin işten atıl­ma korkusuna kapılmasına sebep olacağından dolayı daha verimli çalışmasını sağlayacaktır.
 
Ayrıca kapitalist anlayışlara göre işçi ücret­lerinin düşük kalması işçilerin kârdan daha az oranda pay alması manasına geleceği gibi, işçi ücretlerinin düşük kalması nüfus artışını da a­zaltacaktır.
 
Kapitalist anlayışlar kaynakların sınırlı ol­duğu yanlışından yola çıktığı için, toplumun her kesiminin gelirinde meydan gelecek artış­ların nüfus artışına sebep olacağı, böylelikle kaynakların artan nüfusa yetmeyeceği endişe­sini taşımaktadırlar.
 
Kapitalist anlayış elde edilen kârın bölüşü-münü kavga mantığında ele aldığı için, kapital sahipleri ile işçiyi kârın bölüşümünde birer ra­kip olarak görmekte ve tercihini kapital sahip­lerinden yana kullanmaktadır(3).
 
Bu sebeple kapitalist anlayışların ne tam is­tihdamı, ne de işçi ücretlerinin istenilen dü­zeylerde konumlanmasını sağladığı veya he­deflediği söylenebilir.
 
Zaten sosyalist anlayışların kapitalist anlayışla­ra karşı bir tepki olarak ortaya çıkmasının sebebi de işçi ücretlerinde ve işçi haklarında yaşanan bu çarpıklıktır.
 
Kapitalist anlayışlarda kapitali elinde tutan bir­kaç kişi toplumun gelirlerini kendisine transfer e­derken, sosyalist modelde de proletarya milli ge­lire hükmetmektedir. Her halükarda çalışan kesim ne emeğinin hakkını almakta, ne de milli gelirden olması gerektiği oranlarda istifade etmektedir.
 
Oysa Milli Ekonomi Modeli'nde işveren ile işçi birbirini tamamlayan bir bünyenin iki parçası ola­rak görülmekte, toplumun tamamının refah düze­yini yükseltecek büyüme ekonomik büyüme ola­rak kabul edilmektedir.
 
Milli Ekonomi Modeli'nin konuya nasıl çözüm getirdiğine şu soruları sorarak başlayalım:
  • Kapitalist anlayışlar için normal bir sonuç olan doğal işsizlik oranı ekonomiler için bir kader midir?
  • İşçi ücretleri asgari gelir düzeyinde neden ko­numlanır?
  • Emek talebini belirleyen parametreler nelerdir?
  • Emek arzı nelere bağlıdır?
  • Tam istihdam gerçek hayatta yakalanabilir mi?

2- Bkz: EUROSTAT ( Statistical Office of The European Communities); OECD, Main Economic Indicators Agust 2005

3-İktisat'ın Dama Taşları, II, 2002, İÜ iktisat Fak. Mez. Cem; Doç. Dr. Burak Atamtürk, Klasikler ve Adam Smith, s. 7