Milli Ekonomi Modeli
Prof. Dr. Haydar Baş

ARZ VE DENGE

Arz, firmaların herhangi bir maldan üretip sat­mayı planladıkları miktarları gösteren bir çeşit fonksiyondur.
 
Gerek arz, gerekse talep kavramları mikro analizin konusudur. Bilindiği üzere makro yorumlar esasında mikro analizler üzerine oturur.
 
Kapitalist anlayış genel ve kısmi denge analizleri yaparken fiyatların esnek olduğundan yola çıkmıştır. Bu sebeple çok basit bir mantıkla bir malın fiyatı pa­halandığında onu üreten firmaların arz ettikleri miktar artacak, ancak talep edilen miktar azalacağı için piya­sa kendi kendine dengeye ulaşacak kanaatine varıl­mıştır. Yani arz eğrisi pozitif eğimli artan bir doğru o­larak tasarlanmıştır. Benzer mantıkla oluşturulan talep eğrisi sayesinde denge analizleri yapılarak buradan makro yorumlara ulaşılmıştır.
 
Gerçekte arz eğrisi neye bağlıdır, eğimi ne yöndedir?
 
Bir firmanın üretim miktarını belirleyen ürettiği malın fiyatı değildir. Bazen malın fiyatı düşer üretici üretim miktarını arttırabilir. Bazen de fiyat arttığı hal­de üretici kapasitesini kısabilir. Mesela maliyet enflas­yonu olan bir ülkede ürünlerin fiyatları artacaktır.
 
Bu artıştan dolayı hiçbir üretici arz miktarını artır­mayacak tersine azaltma yoluna dahi gidebilecektir.
 
Yine yoğun talep artışından dolayı piyasaya yeni üre­ticiler girdiği için rekabetten dolayı fiyatlar düşebilir ancak firmaların arz miktarları artabilir.
 
Peki, öyleyse arz eğrisini belirleyen nedir? Arzı be­lirleyen temel unsur taleptir. Eğer bir mamule olan ta­lep artıyorsa arz eğrisi de artacaktır. Bunun tersi de doğrudur. Eğer bir ürüne olan talep azalıyorsa üretim miktarı da otomatikman azalacaktır.
 
Örneğin siz yumurta üreticisisiniz. pazarda talep e­dilen yumurta miktarı 10 adet olsun bu miktar 11 adete çıkmadığı sürece siz pazara daha fazla yumurta getir­mezsiniz. Yani yumurta fiyatları artsa bile sizin pazara getireceğiniz yumurta miktarını talep miktarı belirleye­cektir. Bu sebeple arz miktarının belirlenmesinde ma­mulün fiyatının direkt olarak etkisi yoktur.
 
İlk çıktığında elektronik eşya fiyatları yüksek oldu­ğu halde üretim miktarları düşüktür, daha sonra talep arttığı için üretim miktarları artarken zaman içerisinde fiyatlar da düşer. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
 
Daha önce ifade ettiğimiz üzere bazen üretim artar­ken fiyatlar düşer, bazen yerinde kalır, bazen de artar. Bu fiyat değişikliklerini arz miktarında meydana gelen değişikliklerle ilişkilendirmek ise mümkün değildir.
 
Burada son derece önemli bir nokta var, o da fiyat­larda meydana gelecek değişikliklerin arz ve talep dengesini belirlemede yeterli olmayacağı gerçeğidir.
 
Arz ve talep oranı piyasa fiyatlarını belirler, ancak piyasa fiyatları tek başına arz ve talep denge düzeyini belirleyemez.
 
Genel denge grafiğimiz Grafik-7 gibi olacaktır.
 
Talep arttıkça arz da aynı oranda artacaktır. Bu­rada akla şöyle bir soru gelebilir: Peki, öyleyse pi­yasa fiyatlarını belirleyen ne olacaktır? Bu konuya değer analizimizde değineceğiz ancak şunu belir­telim ki bir mamulün bir normal değeri vardır, bir de piyasadaki fiyatı vardır. Piyasa fiyatı arz ve ta­lep arasındaki orana bağlı olarak belirlenir.
 
Tekrar aşağıdaki grafiğe dönersek, eğer piyasa­da yeterli miktarda arz yoksa 8. grafikte görüldü­ğü gibi arz ortaya çıkacaktır. Eğer talep artmaya devam ederse -ki gelir artışı bunu rahatlıkla sağ­layabilir- bu durumda arz talep eğrisinin sanki e­ğimi artmışçasına bir değişiklik olduğunu görebi­liriz. Bu 45 dereceden daha fazla olan açı fazlalı­ğının tanjantı kadar bir fiyat artışı olacaktır.
 
Bu fiyat artışının olması toplumun gelir düze­yine göre kısmen talep daralmasına sebep olması mümkündür. Ancak hiçbir zaman bu artışın tekrar eski konumuna talep daralmasından dolayı gelmesi mümkün değildir.
 
9. grafikte olduğu gibi eğer çeşitli sebeplerden dolayı, mesela piyasa talebinin üreticiler tarafın­dan tam hesaplanamaması veya gelecekteki o­lumlu havaya dayanılarak yapılan fazla üretim miktarı sonucu bu sefer arz sağa kayar. Ortaya çı­kan yeni eğrinin 45 dereceden farkının tanjantı da bize fiyat azalmasını verir.
 
Bu grafikleri çoğaltmak mümkündür. Ancak bu analizlerde altını çizmemiz gereken önemli nok­talar var.
 
Eğer piyasada oluşan talep miktarını karşılayacak miktarda arz sağlanırsa ekonomiler için sürekli bü­yüme olacaktır.
 
Yani sürekli büyümenin olduğu düzey ekonomi­nin denge konumunu koruduğu düzeydir.
 
Fiyatlar genel seviyesinde meydana gelen deği­şiklik bazen talep fazlasından, bazen maliyet fark­larından ortaya çıkar; bu değişikliklerin her ikisi de talep üzerinde tek başlarına etkili olmadığı için fi­yat değişiklikleri tek başına dengeyi sağlamazlar.,
 
Fiyat değişiklikleri sadece doğrudan talep üze­rinde etkilidir. Ancak dolaylı olarak arz üzerinde talep vasıtası ile etkili olabilir.
 
Sistemi denge konumundan uzaklaştıran güç, sistemin kendi içinde dengelenerek absorbe edile­mez. Yani tek başına bırakılan sistem kendi kendi­ne dengeye ulaşamaz. Muhakkak bir dış müdahale ile sistem dengeye getirilmelidir. Başka bir ifade i­le; eğer fiyatlarda bir artış varsa ve bu talep artışın­dan kaynaklanıyorsa, fiyat artışı talebi kısıp siste­mi yeniden dengeye getiremez.
 
Serbest piyasa ve liberal anlayışların mikro te­mellerini oluşturmak mümkün değildir. Gerçek olan dış destek ile dengeye gelebilecek ve her kesimin hakkını koruyabilecek olan ekonomi modelidir.